31 Aralık 2016 Cumartesi

Yeni bir olgunlasma surecine daha girerken, mutlu yillar :)

Oglumun yasindayken kucuk bir koy evinde kalmistik bir sure,belki bir yildan fazla. Ahsap iki odali, genis bir balkonu vardi, bizim orda buna `hayat`derler bu balkona. Agbim ablamla beni sallardi hayatta. Kuyudan suyumuzu kendimiz getirirdik, elektrik vardi ama lukstu kullanmak. Annem hayat telasi cekerken biz cocuklugun safligiyla keyfimize bakiyorduk, cunku huzurluyduk! Sabah disardaki tuvalete siraya girerdik, haftada bir annem bizi legende yikardi, bahcede otlardan oyundan yemek yapar butun koye yayilarak saklambac oynardik. Hersey sade ve cocukcaydi. Yillar gecti, o zamanlar bana su andaki bulundugum durumu soyleseler guler ciddiye almazdim. Simdi 34 yasinda Norvec`in bir koyunde oturmus bu satirlari yaziyorum.Oglum yanimda yeni banyo yapmis mis gibi kokmus keyif yapiyor. `Anne bir dilim ekmek yaglasana` :)

Gecmise baktigimda o kadar inis cikislar, telaseler, ulkede yasananlar, dunya geneli hersey ama hersey degisiyor ve degismeye devam ediyor. Biz buyudukce algilarimiz, tecrubelerimiz, sebep-sonuc yorumlamamiz, bakis acimiz, hersey degisiyor. Ve hicbirsey artik sasirtamiyor. Cok degil 5-6 sene oncesine kadar beni delirten bir olayi artik gozumu kapatip derin bir nefes alip gecistirebiliyorum. Cunku kimseyi hicbirseyi ben degistiremem. Herkes algisi, kisiligi, degerleri kadar yer ediniyor. Hem etrafinda hem ve en onemlisi sanirim aynaya baktiginda.Ic huzurun,inancin, kendine guvenin ve en onemlisi sagligin yoksa kendini asla bulamiyorsun. Ve nerede olursan ol bir amacin ve hayatina anlam katan bir seyin yoksa kalbin hep sizili, nefesin yarim..

Kafa utulemeye felsefik desmelere yeni yilda da devam edilecek, ben ve Oslo subesi olarak. Yeni yilda cok calismam lazim cokkk. Hatta son aylarda cok calisiyorum burda herkes seni goremiyoruz diyor, aynada ben bile kendimi az goruyorum siz nasil goreceksiniz :) Ama yetmez daha cok uretmek ilerlemek gelismek lazim. Allah saglik versin biz calisiriz.

Hadi bakalim ben ve Oslo subesi size hayirli guzel yillar diliyoruz. Her anini degerlendirebildiginiz (calisin) , yediginiz her lokmayi sonuna kadar hakkettiginiz (terleyin), aldiginiz nefesin farkinda oldugunuz (sagliginiz), etrafinizda olanlari gorebildiginiz (adaletli olun), elinizdekini paylasabildiginiz (paylasin ki bereketini gorun) bir sene olsun. Kucuklerin yanaklarindan, buyuklerin ellerinden oper karindaslarimizi hasretle kucaklariz :) Sevgiler...

Yilin son gununden son bir kare :)


7 Aralık 2016 Çarşamba

Hosgeldin 'Şehr-i Desember'

Kuzey yarim kurede karanlik donemin zirveye ulastigi aralik ayinda gunes isigindan en cok mahrum kalan ulkelerden bir tanesi de Norvec. Bu durum ulkeye sonradan gelenler icin tam bir sikinti. Yerlisini de ne kadar etkilese de en cok zorlugu ozellikle guneyden gelen nufus cekiyor, malum ‘don durmama’ meselesi. Bu cografi gercegi degistirebilecek teknoloji henuz gelistirilmedi. Bu karanlik periodu en eglenceli sekilde gecirmek icin Noel yetisiyor kuzey halkinin imdadina! Coluk cocuk aralik ayinda, noel öncesi dört haftalik donem boyunca, noel takvimi ile gun sayiyor. Takvim etkinligi kapsaminda her gun bir kucuk hediye ya da bir surpriz ile safak sayiyor halk. Noel bir bayram edasinda kutlandigindan ‘uc gun kaldi bayrama’ beklentisi ile hediyeler aliniyor, noel arefesi sirket yemekleri, bulusmalar duzenleniyor, evlerde cam agaclari isiklarla susleniyor. Sen de suruye bir sekilde katilarak surece adapte oluyorsun.
Geleneksel Noel agaci - Oslo universitesi hukuk fakultesi.
Turkiye’de bu yil kis saati uygulamasina gecilmedigi icin, bu aylarda alacakaranlikta uyanmak zorunda kalan sevgili yurttasim, merak etme alisiyorsun bir sure sonra karanlik sabahlara uyanmaya.

Uyanir uyanmaz basucumda duran telefonun parlak isigini saga sola dogrultuyorum sabahlari bir umut aydinlatabilir miyim diye odayi, tipki bir futbol macinda takimini desteklemek icin cep telefonunun isigi ile sov yapan taraftar edasiyla...Nafile. Ne bir aydinlik, ne de bir cosku.

Cok biyolojiye girmeye gerek yok, ampirik olarak: gozlerin acilmiyor, uyku halinden cikamiyor beyin, miskin bir beden, dusuk bir motivasyon, neden insan ait olmadigi bir cografyada yasar sorusunun tekrari ve akabinde istiklal marsi ile acilis.

Ilk ønce ayaklarini bacaklardan alinan kuvvetle yataktan asagi sarkitarak bir, bilemedin iki dk istiklal marsinin bitmesini bekliyorsun, sonra isiga uzaniyor ellerin, perdeyi, kapaliysa aciyorsun, en hizli cozum hizli bir dus, ne kadar canin istemese de, ya da yuzunu soguk su ile yikamak.

Sokaga attiktan sonra kendini gerisi daha kolay, ise giden insanlari, okul yolundaki cocuklari, trafikteki araclari goruyorsun ve ‘el ile gelen dugun bayramdir’ diyerekten bir kalkis modunu daha geride birakiyorsun. Bir kapsul de ‘balik yagi’ attinmi - omega 3 takviyesi -, o ozlenen gunesin hasmetli dalgalari sana kadar ulasmiscasina veriyorsun coskuyu. Hayirli olsun. Gune hazirsin.

Tabi ki de arada gunes selamliyor kuzeyi. Buyrun Oslo'dan bir kac aralik manzarasi.

Gun batarken.

Opera binasin onunde - Gemi Kopenhag'a dogru demir almak uzere.

Tuz - Buz


16 Ağustos 2016 Salı

Norvec'in 50 tonu

Yabanci bir ulkede yasarken insan icinde yasadigi toplumun bireylerini inceliyor, yorulmadan, usanmadan usul usul gozlemliyor, arastiriyor ve kavramaya calisiyor.

Homo Sapiens’in cok ilginc bir doneminde yasiyoruz. Bir tarafta kursellesme ruzgarlari, diger tarafta kullenen milliyetcilik temalari, kendi kabugunda yasamini idame ettirmek isteyen Norvec insanini iki arada bir derede birakiyor. Tanimlamasi kolay lakin anlatmasi zor.

Norvec insanin da tum populasyonlar gibi basmakalip ozellikler tasimasi kacinilmaz, nihayetinde her cografya uzerinde yasayan marabasina bir karakter kazandirir, onlari betimler, tanimlar. Son 6 yildir Norvec’te ikamet ediyorum, baskent Oslo’da. Bergen, Stavanger, Trondheim, Tromsø gibi Norvec’in onde gelen sehirlerinde bulundum, suyunu ictim, mesirelerini gezdim, ilaveten Harstad, Tøsnberg ve Songdal gibi daha kucuk ilcelerini/beldelerini de ziyaret etme firsatini yakaladim, lakin 6 yilin yuzde 98’ini Oslo’da tukettim.

Oslo’da yasayan nufusun, bir Istanbul gibi, icinde bulundugu sehri bir metropol olceginde kabul etmesi onceleri garip geliyordu, alti ustu 650 (yaklasik) bin nufuslu, yaklasik 500 bin km2’den az bir sehir nihayetinde. Lakin ulkenin nufus dagilimi oranina baktigimizda gayet bir Londra, bir Istanbul yahut bir Paris yaklasimi kabul gormekte. Yine de bir  ‘must seen’ kapital olarak on siralarda yer almiyor gorulecek baskentler arasinda, cunku Norvecin fjordlari ulkenin en guzel yuzu.

Oslo’da dogma buyume bir Norvecli ile ulkenin cok kucuk bir yerinde dunyaya gelmis buyumus, sonra Oslo’ya tasinmis bir Norveclinin psikolojisi tamamen basbaska. Gecen haftasonu Luster belediyesine bagli Gaupne beldesine bir haftasonu ziyareti gerceklestirdim ve Norvec’te gecirdigim 6 yili yedinen gozden gecirmek durumunda kaldim: Tanistirilidigim genc bir hanim kizin, elimi sikarken bir kraliyet ailesinden gelirmiscesine hafifce egilmesi, kasaba sakinlerinin nerden gelip nereye gidersin demeden muhabbet etmeleri, sadece Akdenizin koylerinde keci otlatan yoruklerin gozlerinde gorebilcegin icten gulumsemleri ve futursuz caliskanliklari, Oslo’da yasayan insanlara, iste bir Norvecli diyerek yakistirdigim kimlikleri, yapistirdigim sifatlari, onyargili yaklasimlari temel reisin piposunun dumani goturen ruzgar gibi ucurdu, apoletlerinden yildizlari sokulen bir kurmay subay gibi aldilar yildizlarimin hepsini, tek bir domino tasi kalana kadar.

Izmir’in Selcuk ilcesi demiyorum, Mersin’in Kizkalesi de demiyorum, Kutahya’nin Emet ilcesi diyorum (no fense). Istanbul’da yasayan, egitimin, masterin, iyi bir isin, ikinci bir dilin dibine vurmus bir birey ile Emet ilcesinde yerel bir eczanede calisan bir kalfanin karsilastirilmasini ornek verebilirim belki. Tabi ki ulke olarak Norvec’in en ucra kosesinde bile egitim, gelir duzeyi, sosyo ekonomik kritelerini Turkiyeninki ile ayni potaya koymuyorum, ben tamamen iki ayri buyuklukte boldelergen gelmis, biri cok buyuk , digeri cok kucuk, insanin kafasini anlatmaya calisiyorum. Aradaki ucurumu soylemeye calisiyorum.

Demem o ki, kuzeyin incisi Norvec’te bir kac yildan daha uzun suredir ikamet eden bir gurbetci (nerden geldigi hic onemli degil), Norveclilerin soguk ve vurdumduymaz yaklasimlarindan dert yanar, yabancilari sevmiyorlar der, asiri milleyitciler der, der de der! 100 den fazla ulkeden goc alan bir ulke, dogal olarak gordugu her yabanciya ‘Hi How are you’ deme ihtiyaci hissetmiyor, Turkiye’deki gibi bagrina basmiyor, bozuk Turkcesine cok tatli dedigimiz turistler gibi sevgi tomurcuguna donusturmuyor sizi, isi varsa muhabbet ediyor, uzun bir sure ortak noktalarda goruyorsa muhabbet ediyor, senin kim oldugunu ne kadar merak etse de kimsin demiyor, evini ozledin mi demiyor vs.

Sadece Oslo’da yasayarak Norvecliler hakkinda cikarim yapilmasinin zor oldugunu, gurbetcilerin yanilabilecegini, yanilabilecegimizi soylemek istiyorum. Cocuklugunu ‘Heidi ve Peter’ gibi daglarin tepesinde, pinarlarin basinda gecirmis Norvec gencligi, baskente geldikten bir sure sonra, sehrin buyuklugu ve kozmopolitanligi karsisinda kendisini guvende hissetmek adina kimseye yanasmiyor, kendi halkindan bile uzak duruyor, ki Harare’den okumaya gelmis bir bireye supheci yaklasmasi tamamen dogal. Ne zaman ki dilini akici bir sekilde konusuyorsun, sosyal ortamlarinda bir ‘team player’ samimiyetinden oteye gitmeyen bir gulumsemeyi beceriyorsun o zaman bir ‘ne haber’ diyor! Bu cumleler Oslo nufusunun cogunlugu icin gecerlidir, istisnalar elbette mumkun. 

Beni bu guzel bloga katkida bulunmaya davet ettigi icin NorvecNorvec'e cok tesekkur ederim. 
Bacchus

18 Nisan 2016 Pazartesi

Aşk

Anlat, aşk neydi? Karninda ucan binlerce kelebege kalp sesinin eslik etmesi, ayni anda duydugun derin bir mahzunluk. Bu mahzunluk mu senin uykularini alan, bogazini dugumleyip de iki lokma yedirmeyen? Yoksa ayni cosku ve umut mu bu kadar enerji veren? Bu kadar zitlik dolu duygular seni sararken bunu yanliz yasaman ne aci! Askta kanit yoktur. Doldugun duygular kadar canin yanacak ve bunu kimseye ispat edemeyeceksin. Sorumluluk aliyor musun?




3 Nisan 2016 Pazar

Yazmaya devam..

Nerde kalmistik, zorunlu bir aradan sonra yazmaya, anlatmaya devam. Bu ara suresince bana ulasan takipcilerime tesekkur ederim, nasil bir azim veriyorsunuz bunu bilemezsiniz.

Maalesef alti ay gecmis ben en son yazali, ama surede cok sey oldu. Hayata dair cok sey, sonuc toparlanma sureci ama olacak, Allah`tan saglik gerisi geliyor. Hicbirsey gozunuzde buyuttugunuz kadar degil. Tabi bu sure icinde ulkemi buruk bir aciyla izlemek, Ankara` da yasayan agbimi uc defa yuregim agzimda yoklamak da beni tutuk yapan durumlardan biriydi. Dua bu surecte en ferahlatici ilac..

Burda neler oldu benimle ilgili, amaclarimin coguna ulastim. Ingilizce dil sinavi gecildi, ehliyet alindi. Calistigim kafe sahibiyle deli fikirler ureterek ve guler yuzumuzle citamizi yukselttik :) Benim ayri onun ayri fanlari var geldiklerinde halimizi soranlar. Insanlardan samimi selam almak iletmek sanirim hizmet sektorunde paha bicilemez bir ayrinti. Lucas`in muzik askiyla akordiyon kursuna basladim amator olarak. Bos zamanlarimda da hala gecemedigim Bergenstestine hazirlaniyorum. Ehliyet sinavini 6.kezde basarmis biri olarak, bu teste de limit sayim 10 :) Daha ikinciyi denedim ama olacak umut var, herzaman heryerde oldugu gibi!

Sekiz sene buraya geldigim ben ile simdiki ben farkli, hergun de degisiyor. Olaylar karsisinda tefekkul, aci olsa bile tefekkul yeni kapilar aciyor sadece inanmak ve beklemek yeter. Olgunlugumla beraber yasam stilim de degisiyor. Artik daha erken kalkiyorum, muzikle beraber kahvalti yapip gune dinc basliyorum. Calismak,uretmek insani mutlu ediyor, en azindan beni. Iki sabit is ile beraber bos zamanlarimda arkadaslarima yardim ve kendime ikinci el esya alip yenilemek beni mutlu ediyor. Hayatinizda ne olursa olsun umutsuzluga kapilmayin, hayat disarda, oturup birseylerin duzelmesini beklemeyin, neden ben de demeyin, basiniza ne gelirse gelsin sorumlulugunu alip sokaga cikin hayata karisin, belki biri size is teklif eder, bir gulumsemeniz musterinizi mutlu eder, atacaginiz 2-3 demir para vicdaninizi yumusatir, bir cocugu izlemeniz sizi rahatlatir, kaslariniz gevser, belki de siz bir gulumsemeye asik olursunuz, sevmek, sevebilmek varsa umut var demektir.

Allah`tan saglik, yureginizden sevgi ve vicdan, gerisi gelir. Baharla beraber yeni fotograflar ve haberlerle hayata devam, sevgiler, hem de sonsuzundan :)