24 Ocak 2018 Çarşamba

Merhaba

`Anne sucuk var mi?` diyor sabah sabah :) Yok oglum bitti nerden bulayim demedim tabi `Tamam`dedim ya yaparim. Herhalde bir sekilde yapiliyordur bu. Arastirdim ilk denemem bugundu, komik gorunduler ama bakalim tadi nasil olacak. Allah`tan zahter uzun sure gidiyor da henuz yapmaya kalkismadim. Nerden bulayim karpuz ve kavun cekirdegi! Ya anne olmak ne ilginc birsey insan kendini super kahraman gibi hissediyor (cogunlukla!) herseyi yaparmissin gibi geliyor. Lucas`in agiz aliskanligini unutmamasi guzel. Zahter, sucuk, zeytin, simit favorileri arasinda. Gecen yaz memlekete gidemedik ama onceki yaz son gittigimizde carsidaki kucuk simitciye gidelim o susamli ekmekten yiyelim dedi, sabah kahvaltimizi orda yaptik genelde. Bizimki merakli pek konusmaz izler, bizim memleketteki carsi da tam seyirlik :) Yasli sapkali amcalar, salvarli kadinlar, kendi gibi parlak olmayan guneste yanaklari kizarmis koy cocuklari :) Ve tabi sivemiz, anlamiyo her konusalinali bana soruyor `Anne ananen ne dedi?` :)) 

Tabi Oslo gibi buyuk bir yerde olsam sucuk vs bulunur da biz oldukca kucuk bir yerde yasiyoruz, yani orta capli ama turk marketi bulmak zor. Buraya yazmaya uzun sure firsat bulamadim ama instagramda paylasimlarim devam etti. Burasi cap olarak kucuk ama hacim olarak buyumeye basladi. Cok yillar once buraya gocmen alimi olmus bazi kotu olaylar olmus en sonunda kucuk bir saglik ocaginda bir kiz veci bir sekilde can verince gocmen alimi durdurulmus buraya yerlesenler de yavas yavas cekilmis. Derken iki sene once Suriye`deki olaylar artince tekrar alimlar basladi. Yani ulkemiz uzerinden baslayan akim buralara kadar ulasti. Her sene belirli sayida aile alinacakmis. Ama birden burdaki sayi artmaya basladi. Ve su an yerel sayiya oranla artmaya basladi..

Gectigimiz gunlerde Lucas uzay ve boslugunu isledi dersinde, `Anne biz bu evrende sadece bir pirtiz!` demez mi :) Ay dedim ya nerden cikti bu derken anlatmaya basladi iste dokuz gezegen, biri digerinden su kadar buyuk gunes su kadar defa oburunden buyuk hatta gunesten daha buyuk su var derken kendimi nokta gibi hissettim. O yuzden sanmayin ki gocmenleri kucuk goruyorum ama uygulamada bir eksiklik var, hersey cabuk oluyor. Daha ilk gelenler alismadan uzerine yenileri ekleniyor. 

Gectigimiz yaz yanimda staj yapan bir bayan vardi adi Sahro, uc kiziyla Sudan`dan goc etmis. Cok azimli caliskan biri ve en onemlisi ne istedigini bilen biri. Gecen gun karsilastik dil kursu bitmis, is ariyor. Icim ciz etti cunku burda is bulmak biraz zor. Bazi kursu bitenler Oslo gibi buyuk sehirlere tasiniyor, orasi da kucuk Istanbul olma yolunda. 

Bazilari bir sekilde kendi yoluna bakarken, bazilari devletin verdigi hazir parayla ne oldum delisi olabiliyor, yalanci bahar.. Yilbasindan once birisi geldi ve su anda o bu yolda. Herbiri ayri hikaye, ayri kader. Ama su bir gercek nerede olursan ol aza kanaat getirip, calisip didinen bir yer ediniyor bu hayatta. Umarim burdaki guvenlik de bozulmaz.. 

Tekrar merhaba..

22 Ocak 2018 Pazartesi

Fis cekmek

Onceki cumartesi yine kafeyi saat 4`te kapatip hizlica toparladim ortaligi. Yarim saat icinde kapinin onundeydim ki ilk defa bir cumartesi bu kadar hizli bitti isim. Planli is yapmak her zaman insana zaman kazandirir, yerleri bir gun onceden silmistim bu yuzden. Malum hava soguk burda arabayi isit sur derken eve girmem nerdeyse saat 5`i buldu. Bir bucuk saat icinde kapidan cikmam lazim. Birseyler yiyip giyinmeye basladim. Sade siyah bir pantolon, siyah kazak ve butun toplu duran sacimi saldim. Servis etttigim pasta ve yiyecege sacimi eklemenin manasi yok dimi ama! Makyaja gerek yok, hic sevemedim makyaj yapmayi. Kahverengi ayakkabi ve paltomu giyene kadar bir saat gecmisti, azicik oturup ayaklarimi dinlendiresim geldi, oturdum biraz..

Rahatlik batti cok gecmeden kalktim cantami ve telefonumu alip ciktim evden. Arabaya oturup calistirdim kontagi, hafif bir muzikle ciktim yola. Araba ve ehliyet, sonuna kadar bilegimin hakkiyla cok sukur. Direksiyon sinavini ayni gun vermistim de yazili sinavi tam alti kez aldim. Yedi hata yapma hakkin varken ben her seferinde on yapmistim, sonunda benim inadim ustun geldi. Kafede calisabilmek icin de servis kurallari ve kanunlari sinavini da dort kez aldim. Yolda dusunecek cok sey var, tam yarim saat bin turlu detay beynimde kendine yol yapiyor. En cok da Izmir`i dusunuyorum, asure, Cesme, yasananlar, guzel seyler, hatalar, oldugum yer, genclik, cocukluk yillarim, neler neler.. 

Bugunu kendime ayirdim, bu aksami.. Senelerdir gitmeyi isteyip de hep bileti alamadan tukenen yeniyil senfoni konseri. Bu sene gene kacirmistim ki ilanda bir kadin fazla bir bileti oldugunu yazinca aldim hemen. Konser alanina geldigimde tanidik yuz aradim pek yoktu, olsun gerek de yok bu aksam. Gittim oturdum. En on siradan ikinci koltuk. Ilk koltuga yasli bir bey oturdu, o da yanliz gelmis. Bergen Flarmoni Orkestrasi, herkes yerine oturmus sahnede enstrumanlarini ayarliyorlar. Hepsi siyah giyinmis, kimisi genc kimisi oldukca yasli beyaz sacli.. Derken konser basliyor ve ben iki bucuk saat servis disi, insanin bazen kendini dinlemesi ve oylece fisini cekmesi cok da zararli degil... Konfucyus sukuneti muzikte arayin demis.

Derken pazartesi ve saat 07.00 calar saat.. Butun hafta kosturmacasi baslar. Nerden nereye...