4 Ocak 2014 Cumartesi

Yine bir cumartesi kaçamağı

Savunun indirim biz geliyoruz! Daha önce de burda olan müthiş indirimden bahsetmiştim. Yeri geliyor %70-90 lara kadar iniyor fiyatlar. Ama ne zaman, noel ve yilbaşı tatil haftası biter bitmez, haftaya kalırsan bişeycik bulamazsın. İşte biz de Elif ile taktık çantamızı kolumuza düstük Sogndal yoluna. Planımız, alışveriş yapmak ve yeni açılan sahibi türk olan italyan restoranına gitmek. Bir hoşgeldin demek lazım yeni gelmiş vatandaşımıza. Sonuçta şurdaki iki yerleşik türk olarak meraklandık kimmiş neciymiş incelemek lazım :)

Na er det tilbud tid! Da jeg og Elif ma ta en tur til Sogndal og kosa litt med hanling. Og selfølgelig treffe med den tyrkisk mann som apne ny restorangen heter 'Den Gamle Nabo' i Sogndal. Vi har mange spørsmal, hvem er du, hvor du fra. Fordi eneste her vi er bare to turkar og vi ma passe pa plassen var :-) Hah bare tulla..

Sabah otobüsüyle gittik Sogndal'a. Özel arabayla yarım saat süren yol bizim gözlüklü sakin şoförümüz sayesinde oldu 45 dk. Yahu bu norveçlilerin hepsi sakin arkadadaş :) Ama sorun yok bütün gün bizim. Yol boyu çene çaldık, senede bir gördüğümüz yeğenlerimizdi seyahat konusu. O başladı Doğa, Bora, Dila ben devam ettim Bade de Bade :) Aaa geldik, sohbet konumuz tatlı olunca zaman da çabuk geçti..

Egentlig Sogndal veien bare halv tima men som vanlig en nordmenn busssjafør ogsa veldig roleg og den tar øver 45 min. Ja ja vi har god tid da vi bgynnte skravle om den minstene i familien var, søsken barnene vare..

Ve biz alışverişe dalar.. Birden acıktığımızı farkettik ve hemen gittik bizim restorana. Kasadaki genç İsvicre'den gelmis Marakko asıllıymış biz siparişi verdikten sonra patronuna haber verdi. Ve Muhammed bey ile tanıstık. Aslen İsviçre doğumlu ailesi Ankara'lı imiş. Yaklaşık yirmi senedir de Trondheim'de yaşamış. Trondheim Norveç'in en büyük şehirlerinden biri. On bine yakın türk varmış. Biz onu dinlerken beklenen soru geldi 'Allah aşkına burası çok kücük bir yer ne yapıyorsunuz burda, nasıl zaman geçiriyorsunuz?' Passsss bu soruyu geçiyoruz :)

Og starter vi a handle. Eg skal ikke sei hva har vi kjøpt men vi er sulten na! Pa tid a besøk tredje turkar :) Vi kom i restorangen sitte og bestiltte mat. Mens vi venter har spør etter den tyrkisk mann. Ja der han kommer. Han heter Muhammed. Han født i Sveits og bodde nesten 20 ar i Trondheim. Familie si fra hovestad til Tyrkia Ankara. Trondheim veldig stor plass forantil Sogndal og ikke minst Gaupne. Da han ogsa spørt oss samme spørsmal som alle har gjort 'Hva dikka holde pa med her i Gaupne?' Hah ikke spør engang :)

Muhammed bey geleli üç ay olmuş. Kendisiyle beraber yeğeni de varmış iş sahibi olarak. Ama alışabileceğini sanmıyormuş, şive ve insanların Sogndal'da zor olduğunu söylüyor. Mmmm kem küm sanırım haklı :) Sonuçta bizim yaşadığımız yer olan Gaupne'de 2-3 bin kişi yaşıyor, Sogndal'da ise 7-8 bin kişi. Hah hepsini toplasan Köprübaşı (memleketimiz) anca eder. Öyle ya zamanında burdan İstambul'a gelen misafirler de öyle demişti Taksim'de yürüyen insanları görünce 'Aa bütün Gaupne burda sanırım!'..

Det ble tre mane siden Muhammed kom til Sogndal. Han sier at dialekt er veldig vanskelig her og etter Trondheim der var liten plass. Ja ja Sogndal er bedre forantil Gaupne. Spørs hva du holder pa med :)

Elif ile kebabın tadına bakmak istedik, gayet yakındı. Yakındı diyorum çünkü Norveç'te bazı yerlerde kebap satılıyor ama kalın kesilmiş et yeşillik ve yağlı bir şeyi kebap diye veriyorlar eline. Bir defa Drammen şehrinde yemiştim (yiyemedim yani) bir daha da burda kebap adını ağzıma almıyorum. Ama Muhammed beyler artık işin inceliğini ögrenmiş ki çok yaklaşmışlar. Zaten aynı tat olmuyor cünkü burdaki koyuncuklarda yağ yok :) Nerde bizim löp löp yağlı döner etleri.. Neyseeee...

Elif og eg har spist kebap, det var mye bedre forantil som eg har spist i Drammen. Men likevel selvsagt var ikke samme som Tyrkia. Men her sauene har ikke fett dao blir ikke samma smaks, ikke sant :)



Yemeğimizi yedik tam kalkıcaz 'Daha tatlılar gelecek, gitmeyin!'. İşte misafirperverlik, özlemişiz vallahi. Cünkü Norveç'te kesinlikle bulamayacağınız tek şey!! En tanıdığınızın bile yerine gidin asla indirim veya ikram beklemeyin, iş başka arkadaşlık başka burda. Ama sırf hayırlı olsuna gittiğin biri türk ise en azından içeceklerin tatlının ücretini almaz sizden. Bu arada yediğim en enfes tiramisu idi ikram edilen tatlı. Uzun zamandır yapmaya çalıştığım ama beceremediğim favori tatlardan biri. Neyse tüyoları da aldım, bir dahaki denemem bu yönde olacak. Hatta uğraşmıcam gidip yerinde yiyeceğim :)

Han var veldig gjestfri som en tyrker. Her Norge er ikke samma. Likevel du kjenne en vennen som har butikk eller kafe betaler du. Men som oss trefte en andre tyrker de vil virkelig vise at hjertelig velkommen da far du noke spandere. Vi ferdig med maten skulle reise men nei, da kom desert og kaffi! Han var utrolig snill og eg var veldig glad at fatt favori søtsakingen min, tiramisu! Den var also soo gode og lett mmm nam nammm... Eg har prøvde laga mange gang men gid ikke meire og bare reise her og eta.

Afiyetle yediğimiz yemekten ve tanışma faslından sonra kalan alışverişe devam etmek için döndük yegane alışveriş merkezimize. Ne çabuk akşam oldu, ootobüs durağından el salladık geride kalan dükkanlara.. Başka zaman yine görüşmek üzere! Otobüs oturduğumuzda anladık ne kadar yorulduğumuzu..

Etter gode mat og desert og gode skravling vi forsett med handling. Men men tiden er ute na ma vi hjem. Ha det kjaere butikkar ses neste gang! Nar vi sitte i bussen kjønt at vi var saa trøtt. Men det var verd pa det. Oiii har eg sagt at vi trefte med min crayz boss Gunnhild i butikken. Hun var also pa handling etter trening klaer. Lykke til kjaere sjefen, eg ogsa bestemme mange gang at skal trene men blir ikke det hehehee ja ja har god tid :)



Bu arada restoranın adı 'Den Gamle Nabo' anlamı 'eski komşu' demek. Kendilerinde tekrar hayırlı olsun diliyorum, Allah işlerini denk getirsin ki burda kalsınlar bize de selam verecek kişiler olsun..

Eve geldim gün bitti mi hayır! Anne Merethe'nin kızının vaftiz törenine yardım etmeye başladım bugünden. Hazırlanan yere gittik beraber akşam ve pastaları yerleştirdik dolaba. Detaylar yarın.. Yarın bol şans küçük Leni :-) 

Etter kom hjem jeg og Anne Merethe reist til ungdomskolen og sett kakene pa plassen for i moro. İ moro lille jenta si skal dap og skal skrive meire om det. Lykke til lille Leni :)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder