26 Kasım 2014 Çarşamba

İmc usûlü tiyatro..

 Okullar açıldığından beri inanılmaz bir yoğunluk başladı. Bu hengamede bir doğum günü...


Bir futbol turnuvası...


Birinci sınıfların kostüm partisi atlattık. Yani övünmeyi sevmem bilirsiniz ama en yaratıcı kostüme verilen ödülü kim aldı dersiniz :-) Trol norveçlilerin kendi masalsı tarihi ama bizden başka kimse de akıl etmemiş. Onları kendi kültürleriyle yenmekse ayrı bir hoştu :-) Neyse size de fikir lazım olursa aklınızda olsun, keten çuvaldan siz de çocuğunuza trol kıyafeti yapabilirsiniz. Süslemek yaratıcılığınıza kalmış. Ben eski küçük ponponlar kullandım yakasına kırmızı da eski kurdela beline. Malum troller dağda yaşadığı için yeni kıyafet biraz garip kaçar ormanda, saç başı da karıştırmayı unutmayın!



Burda okul aile arasındaki iletişim nerdeyse kusursuz. Okullarin açılmasıyla veliler toplanıp bir baskan ve yardımcısı seçiliyor Bu başkan diğer sınıf başkanları ve müdür ile toplantılar yapıp velilerin sözcüsü oluyor ve velileri gruplara ayırarak görevlendirmeler yapıyor. Kostüm partisini sosyal etkinlik grubu hazırladı, herşey çok güzel ayarlanmıştı. Ben noel etkinliği grubundayım kimimiz ön hazırlık kimimiz etkinlik sonrasında görevlerimizi aldık bile..

Tabi etkinlikler bu kadar ile sınırlı değil. Bir de Lucas Bey'in tiyatro heyecanı var bu sene. 'Ormandaki troller' ilginç bir oyuna benziyor. Batman'dan fareye, tavşandan trol, prenseslere kadar bir sürü karakter var. Lucas şansına yine trol oldu, kıyafeti şimdiden hazır :-) 

Geçtiğimiz cumartesi tiyatro malzemelerini hazırladık veliler ve çocuklarla. Yine veliler görev alarak yiyecek, içecekleri getirdi. Bizde buna imc usûlü deriz, burda da 'dugnad' diyorlar. Sahnedeki ağaç, gitar vb malzemeler ağaç plakadan kesildi, çocuklar da bir güzel boyadı, biz de anneler sohbet ve kahkahayla dikişleri yaptık. O soğukta kim kesim işlemini yaptı dersiniz, sevgili belediye başkanımız! Üzerinde iş kıyafeti talaş parçalarıyla işini bitirip çocuklarla oturup kahvesini içti..


Benim hesabıma da bu fare kulakları kaldı. Gösteriden önce bir kez daha yapılacak bu ve son hazırlıklar bitecek. Yoğunluk arttıkça işe yaranıldığını hissetmek insan olmanın bir özelliği sanırım. Ve son olarak ortaokul öğrencilerinin görev aldığı ikinci el marketinden aldığım güzel kahve fincanlarım.. Eskiler ayrı bir güzel, ayrı bir yaşanmışlık!


18 Kasım 2014 Salı

Küçük bir bilgilendirme..

Merhaba, yazma aralıklarımın çok olduğunun farkındayım ama şundan emin olun bu blok Norveç ile bağım olduğu sürece devam edecek. Ayrıca gösterdiğiniz ilginin de beni motive ettiğini belirtmeden geçemeyeceğim, bunun için de teşekkür ederim. Gelelim gelen en sık sorulara, Norveç'e nasıl gelebilirim, nasıl iş bulurum, vize işlemleri vs vs..

Resmi işlemlerle ilgili güncel bilgilere hakim değilim maalesef. Bunun için Norveç konsolosluğunun resmi ana sayfasından (tıklayın) bilgi almanızı tavsiye ederim, ayrıca çeşitli aracı kurumlar da vize konusunda yardım ediyor (ücret karşılığı tabi ki). Ana sayfayı iyi incelemenizi eksik evrakla gitmemenizi tavsiye ederim, yoksa konsolosluk kapısında bekleyen araci kurum temsilcileri çaresizliğinizi gözünüzden okur, hele de uzaktan gitmişseniz. Ama kanmayın dolmuş ya da taksiyle beş dakikada merkeze inip resmi dairelerde işinizi halledebilirsiniz hem de ücretsiz. Bunun dışında artık randevulu sisteme geçildiği için görüşmeniz daha garanti ve Ankara'dan sonra İstanbul'da da işlemlerin devam ettirilmesi büyük artı. Küçük bir tüyo; görüşmede rahat olun, kalitenizin farkında olun, "Norveç sana ölüyorum" havası yaratmayın.

Çalışma alanında ise kaliteli elemanın çok önemli olduğunu biliyorum. En az lise düzeyinde ve iki senelik staj dönemi bitenler çalışma hayatına başlayabiliyor. Doktor ve mühendis açığının da oldukça çok olduğu duyumlarım arasında. Aslında dünya üzerinde farkedilmeyen bir yer değiştirme durumu var. Burda yetişmiş yurtdışında eğitim almışlar iş hayatlarına yine orda devam ediyor. Çünkü Norveç'te diğer ülkelere göre çok durağan, sakin bir yaşam stili hakim. Maddi duruma gelince, her yerde şartlara göre kazandığınız kadar gideriniz oluyor bundan emin olun. Norveçlilerin zengin görünmesinin sebebi yastıkaltı mantığının olmaması. Ev ve arabalarını kredi ile alıp düzenli ödeme yöntemiyle ana taşlarını oturtuyorlar ve bulundukları zamanın tadını çıkararak ellerindekini mantıklı kullanıyorlar. Hiçkimse bu çocuğuma, bu torunuma diyerek şu andaki imkanını kısıtlamıyor. Aslında bu mantıkla heryerde mutlu olunabilir sanırım..

Norveç ile ilgili karşılaştığım ve gözlemlediğim olayları yazıyorum elimden geldiğince bunun dışında iletişim formundan bana ulaşmaya devam edebilirsiniz. Sevgiyle kalın..

1 Kasım 2014 Cumartesi

Blime dansen-Sen de katıl dans kampanyası

2013 yılında Norveç'te özellikle okul öğrencilerine yönelik bir kampanya başlatıldı. Kampanyanın amacı çocukların birbirini küçümsemek, dalga geçmek ve dışlamasını önlemek. Malum televizyon sektörü ve marka bilinci arttıkça kendini üstün görme egosu ilkokullara kadar düştü ve sınıfta dışlanan dalga geçilen hatta şiddete kadar giden olaylar başladı burda.

Kampanya dahilinde bir şarkı ve video çekildi. Bunu ulusal çocuk kanalı sürekli yayınladı ve bütün ülke okullarında ödev konusu olarak çalışıldı. Sonuç, tüyler ürpertici ve gurur verici! Aynı gün ve saatte herkes okulunun bahcesinde toplanıp şarkıyı söyleyerek dans etmeye başladı ve bütün okullar kendi içinde videoya alındı.

Bu sene ikincisi yapılan kampanyada aynı içerikle farklı bir şarkı ve video yapıldı. Yine amaç 'Merhaba de, arkadaş ol!' mesajındaydı. Birine 'merhaba' demenin önemi, nasıl olduğunu sorarak karşındakini anlamaya çalışma, insan olmaya dair basit ama önemli bir adım küçüklükten öğretilmeye çalışıldı. 'Sen de katıl' şarkısının diğer amaçları,

Tanıdığın birine 'merhaba' de, özellikle çok sık demediğin birine!
Yanlız duran birine 'merhaba' de ve mümkünse hatırını sor!
Senden küçük birini de selamla, arkadaş olmaktan korkma!

24 Ekim saat tam 12'de yaklaşık 150 000 öğrenci yine dans etti :-) Aşağıdaki linkten Lucas'ın okulunun dansına bakabilirsiniz. Ve listedeki diğer dansları..

http://www.nrk.no/video/gaupne_skule_6868/E759E708BABA8D99/

Bu arada kampanyanın sadece dansla sınırlı olmadığını belirtmek isterim. Yine okullarda sürekli arkadaş olmakla ilgili bilgiler veriliyor, pankartlar asılı ve öğretmen ve öğrenciler sürekli birbirini kontrol ediyor. Bir öğrencide bile farkındalık yaratılsa gelecek için büyük umut bence!

28 Eylül 2014 Pazar

Hva skal jeg gjøre til neste steg?

27 yaşında bisiklet, 29'unda yüzmeyi öğrendiğim Norveç topraklarında kısmette futbola başlamak da varmış. Her ne kadar futbolu kadın anatomisine yakıştırmasam da sporun zihnimi açtığı kesin ki bloğa yazmak geldi aklıma. İki koşunca bütün damarlarım açıldı sanki :)

Sykkel pâ 27, svømming pâ 29 âr gammel og det var pâ tid â bgynne fotball i dag. Egentlig har jeg tenkte altid at fotball passa ikke hele tatt med dama kropp men det var godt â springe litt, se her jeg har bgyntte â skrive plutselig, ikke verst :)

İlklerimin arasında bu sene Lucas'ın okula başlamasıyla beraber okul sistemini öğrenmek de girdi. Sanki onunla beraber ben de okullu oldum, hergün ödev kontrolü, harf alıştırması ve çantasında sürekli taşıdığı haftalık plana perşembe günleri yazılması gereken gözlem. Okul ve ev arasında kurulan bu dengeyle Lucas ile beraber ben de sanki not alıyorum. Norveç'te neredeyse keyfi olarak okula gitmeme gibi bir durum yok. Yine öğrencinin çantasında taşıdığı küçük izin defterine gitmediği günler için veli neden belirtip imza atıyor. Bir haftayı geçecek durumlarda da özel izin başvurusu yapılıyor. Veli haber vermedikçe de çocuk başkasıyla gönderilmiyor.

Ogsâ jeg har bgyntte â laere meg skole system første gang i âr med Lucas. Jeg har nesten føler meg at jeg bgyntte i skolen, hver dag kjekke gjennom bøkene hans, øve pâ bokstavana og skrive egenvundering om veka. Derfor jeg gleder meg om Lucas sin karakter fordi den er nesten ein speil til meg korleis er jeg en foreldre, tenker jeg! I Norge nesten ingen luksus â ta fri fra skolen, hvis elevar kom ikke skolen foreldra mâ skrive krav pâ det som de har egen melding boka si. Hvis mâ ta fri over en uka du mâ nesten gi melding lenge før. Og sâ lenge foreldre ikke si ifra de sender ikke med andre, godt og tryg..

Lucas'ın sınıfında 22 öğrenci, iki öğretmen ve iki yardımcı var. Bu kadar kontrol altında neredeyse hiçbir öğrenci es geçilmiyor ki kaliteli eğitimin temeli sağlam atılıyor. Yine velinin yazdığı gözlem raporunda haftalık hedef ile ilgili kontrol sorularıyla öğrencinin ne kadar öğrendiği teyid edilip eksik varsa zamanında kapatılıyor.

De har 22 elevar i Lucas sin klasse, to laerar og to asistanter. Sâ lenge de har mange som kontrol pâ elevane laerer mye bedre. Og de har like kontrol pâ den som foreldra skrive egenvundering hvor mye eleven har laert seg.

Geçtiğimiz hafta ben de tesadüf eseri 6. sınıfların dersine girdim yardımcı olarak. Motorik gelişimi geri (konsantre ve not alması geç) iki öğrenciyi gözetmem istendi. Düşünün sadece iki öğrenciye özel asistan. Sınıf öğretmeni kreşten bir velimiz, Danimarkalı kendisi (burda yüzdeye vursak herhalde her beş kişiden biri yurtdışından sanırım) ve eşi de doktor. Gurbet ona da dokunmuş olacak ki ortak konumuz açıldı hemen, ama sonuç aynı hayat işte :)

Jeg har vâre ogsâ en gang i 6. klasse som en asistant. Og hvis noken ikke laerer seg de passer pâ ekstra godt han/hun.

Herşeye rağmen hayatımın en güzel ilki altı sene önce yine bugün olmuştu. Hayatımın mucizesi, hergün hayranlıkla izlediğim oğlum büyüyor ve beni de beraberinde ileriye götürüyor. Yaşınız olmasın sizi yerinizde saydıran, 'başkaları ne der'i çıkarın hayatınızdan, kendinizle tanışın şimdi, dinleyin, deneyin. İlk bisiklet denemlerimde dizlerim morarmıştı düşmekten, kısa mesafe yüzme denemelerimde (havuzda) klorlu su yutmaktan midem ağrımıştı. Ama beynimdeki engeli kaldırmıştım bir kere, başka ne önüme geçebilirdi ki?

Likevel den som beste først opplevelsen min var det seks âr siden ble det i dag. Hver eneste dag han bare vekser og jeg blir meire voksen med han. Âlder mâ ikke bli grense, bare slett den setningen fra livet ditt 'hva andre tenker om meg', bli kjent over sjølv, lytte og prøv! Jeg hadde masse blâ merke pâ kneet mitt da har jeg prøvde sykle, jeg har sveltte mye klor at hadde sâ vondt magen mens jeg svømte første dagene. Men jeg hadde ikke grenser lenger i hodet mitt, hva var det kunne stoppa meg lenger?

15 Eylül 2014 Pazartesi

Maddi-Manevi zaman..

Şu akıp geçen zamanın bile maddi manevi yönü varmış gerçekten. Yoksa bu iniş çıkışlar, ruhun bedeni yakalama çabası, bu kadar yorgunluğun başka bir sebebi olamaz..

Avrupa'nın en zengin ve nezih ülkesinde, çizgi filmlerde görülen bahçesi çimli ağaç evde yaşayan bir insan için zaman mantıklı ve görüntüsü güzel bir çerçevede işlerken, aynı insanın özlem ve yanlızlık içinde kıvrılan ruhu çok geridedir bu tabloda. Selamlaştığınız insanlarla 'hava durumu'nu geçemeyen sohbetiniz sosyal anlamda birisiyle sohbet edebilmiş egosunu giderirken manevi olarak samimiyetsizlik hissetmişseniz bir iç geçirip yolunuza devam edersiniz. Gördüğünüz bir çocuğa gülümseyerek iletişimde bulunup yanına yaklaştığınızda şefkatinizi verecek kadar dokunamazsanız sıcaklığınız kalır kursağınızda..

Planlarınız işler, kariyer yaparsınız, belki üniversitede muhteşem bir bölüm okursunuz, zamansal hedefleriniz tutar ama maneviyatınız hangi zamanda bunu da yoklamak lazım ara sıra ki çoğunluğun bu dengesi bozuktur, aradaki mesafe ise korkunç..

Zaman, kiminin ruhunu çürütür kaldığı yerde, mekan ve bedeni buluşturur da bir şekilde, o çürümeyi tedavi edemez asla..




19 Ağustos 2014 Salı

Bodø 2014

Yazın yerini sonbahar yağmurları aldı. Bodø tatilimizdeki fotograflarla blogda da yazı kapatarak kışlık değerlendirme ve gözlem yazılarımıza yol acalım..



Bütün kış nerdeyse karsız geçmişti ki yazın da aynı hava değisikliği hissedildi. 40 derece civarında sıcaklık burda pek normal değil.

Tatil; dinlenmek, dinlemek, sakinlik, çiçekli fincan ve tabakta ağız tadı..

Morina, kalkan, uskumru, ringa balığı vs, sağlıklı beslenmek budur..

Yazın bat(a)mayan güneşin nazlı selamı, insanin ruhunu uçuruyor hayallere..

Baharat bahçesi ve kafe :-) 




Kafe sahibinin aile yadigarı eşyaları süs olmus.

Eski komidininiz varsa artık ne yapacağınızı biliyorsunuz. Hvis du har en gammel kommode du vet hva skal du gjøre naa :-) 

Dağ evinde sessiz bir gece (!). Elektrik ve su yok, aydınlık gaz lambasından, susuzluk gölden karşılanıyor. Göldeki suyun inanılmaz berrak olduğunu söylememe gerek yok.


Doğal SPA :-) 


Yürüyüş yollarında bunlardan görürseniz içini açıp adınızı yazın, sadece hatıra çekiliş yok :-) 

Bu yol bitmez :-) Hergün ikişer defa olan gel-git ile beraber bir sürü deniz canlısı meydana çıkıyor izlendiklerinden habersiz :-) 

11 Ağustos 2014 Pazartesi

Trondheim..

Yaz tatilinde gezdim gördüm paylaşıyorum..
İlk durak Trondheim. Her karesinde, taşında tarih olan görülesi bir şehir burası.




Ve büyüleyici Nidaros Katedrali. 1070 yılında yapımına başlanan uzun uzun yıllar sonra tamamlanan bir sanat şahaseri. Emek ve özenle yapıldığı o kadar belli ki inanılmaz detaylarla zaten kendini gösteriyor. 







Bu da ön duvarının sadece bir kısmı. Bütün duvar sistematik olarak birbirinden farklı dinsel figürlerle dolu. Adem ile Havva bile unutulmamış! Bu da resmi ana sayfası, Nidaros Domen..



Bahçesinde oturup uzunca bu detaylara baktım ki gözüm doyamadı. Bu yapıt karşısında insan kendini aciz hissediyor en azından ben öyle hissettim. Yapılan zamana göre ne büyük bir sabır ve emek. 

Bahçesinde bulunan mezar taşlarından biri. 


Şehir meydanı önceden trafiğe açıkmış daha sonra kapatmışlar. Burasi İzmir Cumhuriyet Meydanı'nı anımsattı bana. 




Ve masalsı şehre hoşçakal..



3 Temmuz 2014 Perşembe

Sen..

Hayat, yastığa kafasını koyar koymaz uyuyan adama güzel. Benim ruh işlerim başlar gece olup da yatınca. Önce derin bir nefes alırım diyaframıma kadar, günün kirini atarım damarlarımdan. Vicdanımı yoklarım yerinde mi diye, bugün de yumuşak yeterince.. Mantığımın terazesini ölçerim, şaştıracak şeyler olmuş gene.. Benim dışında olanları düzeltmeye gücümün yetemeyeceğini kabul ederim bir kez daha. Örnek olmak dışında kimseyi değistiremem! Vücudumu hissederim, çok şükür bugün de sağlıklıyım.. Bugün de karnım tok, yediğim ve yedirdiğim her lokma alın terim. Yatağa girince yorulacak kadar da çalıştım..

Kalbimi dinlerken kapanır gözlerim. Bir köşesi hep kederli kalbim.. Eski günleri düşünürüm, hayatta (balkonda) salıncağında oturan o küçük kızı. Annesini yoklar uykuya düşmeden ruhu, elinde tespihi çoktan dalmış anacığı, dualarında kim var belli. Eski mahallemizi gezerim karanlıkta, evimizin bahçesine otururum.. Bir akrabamızın 'boyumca otları var' dediği zambakları koklarım. Ne ruhi körlük böyle bir güzelliğe 'ot' diyebilmek..

En son sana gelir ayaklarım, en güzel gülümsemem sana saklı, halim olmasa da. Ruhumun narini, nazlı kederi, kıymetlisi, yokluğunda değerlenmiş sevdası, iyi geceler sevgilim..


30 Haziran 2014 Pazartesi

Haftasonu etkinlikleri..

Eskiden haftasonları hangi alışveriş merkezi, hangi sinemaya gitsem diye düşünürken şimdi artık hangi dağa gitsem diye düşünür oldum. Gülmeyin, hafsonunu bu tür etkinliklerle geçirmeyenler 'banel' olarak geçiyor burda. Pazartesi işe geldiğimde duyuyorum herkes soruyor birbirine 'Nasıl geçti haftasonun?'.. O bilmem nereye çıkmış öbürü başka bir yerde uzun yürüyüş yapmış. Gidilen yerleri isim olarak tam kavrayamasam da olacak umut var, en azından benim de verecek 'cool' cevaplarım var :-)

Før tiden (naar jeg bor i İstanbul) jeg klart ikke bestemt at hvilken butikken skal jeg reise eller hvilken kino skal jeg til naar det helg. Naa jeg klara ikke bestemme hvilken fjell skal jeg til naar det helg. Høres morsom ut ja, men sann er det her :-) Alle snakker om helg at 'Eg vaare den fjell, jeg vaare den lang tur..' nei eg e veldig daarlig med stednavn men saa lenge naa eg har ogsaa mange 'kool' svar :-)

Mesela geçen hafta arkadaşım Tuba'ya gitmiştim ki burda sıkacağım dördüncü elin (türk olarak) Pilli Bebek grubunun solisti ve kurucusu Cem Keskin olacağını bilmiyordum. Sonra iki saat sohbet ettiğim kişinin akademisyen ve NTV Radyo'da klasik müzik programı sunan Orhan İktu oldugunu da..(Sanirim burda cümle düşük oldu ama toparlayamadim) Hayat sürprizler ve iz bırakan dokunuşlarla dolu!

For eksampel Balestrand som en vennen min bor der som heter Tuba. Eg vaare der forrige helg og vistt ikke at eg skulle hilse paa mange kjent folk fra Tyrkia. Det var artig! Og etter to timar som eg snakket med en som fant ut han hadde egen radyo program i en kjent tv kanall. Livet har full overaskelse!

Tuba sürekli bir proje ve aktivite icinde. Gidisimin sebebi de yine bunlardan biriydi. Bes farkli ulkeden gelen gruplar bir hafta icinde fotograf ve kisa film yaparak projeyi tamamladilar. O gun de sergi ve film gosterimi vardi, Cem Keskin de muziklerini yapmis. Gosterim bitip yemek yendikten sonra herkes sahile inip sohbet etti. Coğunun Norvec doğası karşısında büyülendiği o kadar açıktı ki..

Tuba har ofte projekt og aktivite. Det var det den dagen igjen fotoomvisning og kort film visning. Det var veldig koselig aa vaere her og ha opplevelse saann omvisning. Etter middag alle vaare paa stranden og skravlet godt hele natt! Det var fem forkjellige land som vaare gjennnom i projekt og alle var veldig berørt om Norges natur :-)

Bu kızın yüz hatları beni çok etkiledi..

Cem Keskin ve Umut

Gösterim bittikten sonra grubun kendi içinde oynadığı küçük bir oyun..


Gece saat 23 suları, ateş yakılır ve sohbet başlar..


Balestrand..

Ve yapılan kısa filmlerden birisi, 'Find your Baleatrand' :-) (FindYourBalestrand)





Bu da bu haftasonundan bir kare. Trondheim, Bodø ve Trømsø ile devam yazılara.. İyi haftalar herkese :-)

Den bilde var to dagen siden. Skal videre med Trondheim, Bodø og Trømsø.. Ha fin veka til alle :-)

Daha güncel ve cok fotograf icin instagram 'norvecnorvec', for meire bilde og informasjon paa instagram 'norvecnorvec'..

10 Haziran 2014 Salı

Molden tipp topp :-) - Molden dağı

Norveç'te özellikle küçük bir yerde yaşıyorsanız ve daha çok insanla karşılaşmak istiyorsanız kışın kayak alanlarına, yazın da dağa çıkacaksınız. Abartmıyorum pazar günü normal bir sokakta yürürken bu kadar insan görmezsiniz. Dağda selam vermekten çenem düştü :-) Ooo kimler kimler, herkes tamam da krestekilerin büyükanne ve babalarına ne demeli, vallahi maşaallah. Sırtımızda çanta, gözü dinlendiren yeşil, kuş sesleri, Lucas'ın yol boyu tatlı mırıltısı, tenimi yakan güneş, ritimli bir yere yetişircesine adımlarım.. Bu pazar turu bana iyi geldi..

Hvis du bor i Norge i sma plass og treffe med folk da ma du pa fjelle. Eg tulle ikke altso, du kan ikke hilse sa mye folk pa en vanlig gata forantil pa fjelle. Mange folk er det her, og ikke minst besteforeldre! De er veldig spreke. Sekk pa ryggen, en fin farge av grønn, lyden av fuglene og Lucas, solskinner, ga pa tur.. Det var godt den søndagstur..








İki saat civarı yürüyüş bu eşsiz manzaraya değdi. Bu gibi yürüyüş alanlarının bitiminde üstteki fotoğraftaki gibi posta kutuları var, buraya isteyen adını ve tarihi yazabiliyor, bir nevi kayıt gibi. Gördüğünüz gibi bazı yerlerde hala kar var. Zirvede küçük bir yiyecek molasından sonra inmeye başlıyoruz. İniş, çıkış kadar uzun sürmüyor. Biz inerken masmavi gökyüzü birden bulutlandı. Bi de Izmir icin derler, havasına belli olmaz diye :-)

Etter to timer vi var paa topp. Nar du koma toppen finner du ofte en postkast som i stor en bok kan du skrive navn og dato. Det er snø enna noken plass. Vi spist lunsj her og bgynnte koma ned, teke mindre tid a koma ned forantil ga opp. Nar vi koma ned plutselig forsvint den bla himmel, men saann er det her vaere :-)




Küçük ayaklar yoruldu.. Çıkış ve inişte sürekli konuştu, ne kadar enerji var bu çocuklarda :-) 

Noken kvile seg pa mama sin ryggen, vart lei og gaa sa han :-) Helt greit han var nok flink likevel. :-)