29 Ekim 2010 Cuma

Oylesine bir gun, oylesine bir duygu..

Tuzla`ya ilk yerlestigim zamanlarda yine boyle bir zifiri karanlikta ama bu sefer saat 5.30 sulari Halkali`daki sirkete gitmek icin yola cikmistim. Saat 5.50 otobusune yetisirsem 6.30`da E5`ten gecen servisi yakalayabilirdim. Sonuc; husran.. Ayni saatlerde sozde gelmesi gereken vasita gec geldi ve ben biraz macerali bir yolculuktan sonra yaklasik 45dk.lik gecikmeyle mesaime baslamistim. Simdi ise ayni zifiri karanlikla saat 8.05 ve ben 5 dk. sonra baslayacak diz egzersizime gidiyorum. Evet o bisikletin uzerindeki refleksli yelekle giden benim. Son uc dort gunden beri yagisli oldugu icin kar kalmadi ama bu yagisin sonu hayra elamete degil onu biliyorum (bu arada Norvec`te karanlikta yaya olarak gidiyorsaniz refleks kullanmak zorundasiniz!). Herneyse, yasadigim bu kasabada bisikletiniz varsa (ki bu benim icin nimet, cunku ehliyetim burda gecerli degil maalesef) heryeri gezebilirsiniz. Simdiye kadar, yogun yasam temposundan mi desek, cocuklugumda hic bisikletimin olmamasindan mi desek, bisikleti bilmeyen ben; gectigimiz yaz bunu da 27 yasimda ogrendim. Eeee ogrenmenin yasi yok demisler...

Tam zamaninda basladigim ezgerzisimi 9`a 10 kala bitirdim ve hemen yandaki kres binasina gecip is basi yaptim. Allah`im ne kadar efektifim.. Butun gun bebislerle oynayip stres attim denebilir. Yagmurun altinda oynadigimiz bir saati saymazsak hersey genelde iyiydi. Eve geldigimde ise oglumla hasret giderip benim icin hazirlanmis sofraya oturdum, bugun de karnimiz doydu cok sukur..

.....
Kuşların kanatları neden vardır?
Bir insan neden ağlar yarı yaşına gelince?
Bulutlar gökyüzünün yükü müdür, süsü müdür?
Tutsağı mıdır rüzgarın, sevgilisi midir?
Konuşayım istemiştim bir yüreğin dilince
Yanıtı olmayan sorularda boğmak istememiştim

Ben ona sabah olamasam da
Dingin bir ikindi olayım istemişimdir
Herşeyin usul usul durulduğu saatlerde gelsin
Yüzünde uçuk bir gülümsemeyle
Yaslasın yorgunluğunu gövdemin yaşlı çınarına
Serip üzerine yapraklarımın ağırlıksız yorganını
Dinlendireyim istemiştim
Üşütmek istememiştim.

Bazen anlatacak seyleriniz olur, ama kimsenin ulasamayacagi bir yere koymak istersiniz bunlari, ayni zamanda da icinizde tutmamak. Iste, oyle birini istersiniz konusmak icin. Her kosulda arkadasim, sirdasim ayni ictenlikle de ozel olsun istersiniz. Yanlis anlamayin, evli bile olsaniz benim gibi deplasmanda oynuyorsaniz eger, bu kisinin biraz gecmisten biraz da kendi kokeninden kulturunden olmasini istersiniz. Ayni dili konusalim, art niyet ya da bir hesap yapmadan sizi dinlesin istersiniz, bir karsilik beklemeden. Hem belki onun da size anlatacaklari vardir. Iste boyle zamanlarda yanlis kisiyi secerseniz anlatmak istedikleriniz bogazinizda kalir, bu sefer kuyrugunuzu degil de kalbinizi ve icindeki oyun isteyen masum cocugu burusturup geri cekilirsiniz. Insanin icini dokmekten vazgecmesiymis ayrilik, siz yine onun farketmedigi sekilde yasarsiniz bu ayriligi. Kendinize guvenerek ciktiginiz her yola yine kendiniz devam edecek oldugunuzu bir kez daha anlarsiniz. Yataginda uyumak uzere olan ufakliginiza baktiginizdaysa sadece sagliniz icin dua edersiniz..

....
Ayrılık ne biliyor musun?
Ne araya yolların girmesi,
ne kapanan kapılar,
ne yıldız kayması gecede,
ne ceplerde tren tarifesi,
ne de turna katarı gökte.

İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!

....
Sukru Erbas

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder